1982... Boyut açısından küçük, anlam açısından ise büyük bir olay meydana geldi. Falkland Savaşları'ndan bahsetmiyorum tabii ki, her ne kadar o nispeten küçük bir sebepten meydana geldiyse de. Gilbert Arenas, Kristin Kreuk, Kirsten Dunst ve birkaç ünlü şahsın daha doğumundan da bahsetmiyorum (Mutlu yıllaaar cilbııırt). İspanya'nın NATO'ya girmesi, Commodore 64'ün piyasaya sürülmesi, ya da Ozzy Osbourne'un dekor olduğunu sanarak bir yarasanın kafasını koparmasından da bahsetmiyorum (bu sonuncusu da fenaymış...oyy). Peki nedir olay?
19 Eylül 1982'de, IBM çalışanı Scott Fahlman, gönderdiği bir mesajda, yanlışlıkla veya tesadüfen : ve ) karakterlerini yanyana getirdi. Oluşan ":)" şeklini eğlenceli bulan Fahlman, bunu orada burada kullanmaya başladı. Evet, o çok kullandığımız "smiley"'ler doğdu.
Birşey, başka şeyleri değiştirebiliyor, veya bir etki yaratıyorsa, bir devrimdir. Smiley neyin devrimiydi ki? Ne yapabilirdi ki o iki karakter? Çok şey. Herşeyden önce, onlardan önce internet'te, veya bilgisayarda harf/sayı ifade eden karakterler dışında kalanlar pek umursanmıyordu. Sadece resmi bilgisayarlar ve çalışma ortamındakilerde mevcut olan bu karakterler, Fahlman'ın tesadüfi buluşuyla, can buldular, can erik oldular. Peki Fahlman tarihe böyle mi geçti? Hayır tabii ki, ne kadar ilginç olsa da böyle şeyden tarihe geçilir mi? (Cevap: Evet. Mesela Paris Hilton. Ufacık bir seks kaseti yüzünden tarihe geçti kadın. Oysa ki ufacık birşey. Ufak yahu.) Fahlman'ın asıl tanındığı alan insana yakın bilgisayarlar oluşturmaktı. Common Lisp isimli bilgisayar diliyle, bilgisayarları daha insancıl bir hale getirmeye çalışmanın ilk adımlarını atmış mesela.(Kaset ufaktı.) Bence bunları smiley'le yapmış daha ziyade, ama geçelim şimdi, nasıl olsa tarihçe bölümündeyiz. Daha öznel fikir belirtmeme çook var.
Ve tarihçe bölümü bitti, öznel fikirlere geçelim.
Smiley'ler, hayatımızın her noktasındalar. İlletler hatta yahu. Smiley, bazılarımıza rahatsız edici gelebiliyor, ya da bazılarımız onsuz yapamayadabiliyor. İnsanlarda bu kadar uç duygular uyandırmak, sadece fenomen ve efsanelere yaraşır birşeydir. Üstüne üstlük, bir de smiley'nin eksikliğini çekiyoruz zaman zaman. Mesela bir ":P" koymazsak karşımızdaki alınıyor, bir ":D" koymazsak şakayı ciddiye alıyor. Mesela, geçenlerde (yaklaşık 2 ay önce) ismini vermek istemediğim bir Fatih "Vagnevill Lhuntarn" Demirci ile konuşurken, adam sırf smiley kullanmadı diye ciddi ciddi sinirleniyordum az daha. Bu üslup kaymasını, sonradan yine bir smiley kullanarak düzeltti. Bu kadar hayatımızın içindeler, hem de kaset ufaktı. (Toparlayamadım, ama asıl işin kötüsü, "toparlayamadım" diyerek toparlayamamayı kurtarmanın en basit yoluna girdim. Utanıyorum, ama pişman değilim. Bir daha olsun bir daha yaparım. (toparlayamadım) Bak.) Hayatımıza etki yönünden bir tam puan aldıkları muhakkak.
Hollywood'un kısır döngüsünün hepiniz farkındasınızdır. (Bu arada bu giriş cümlesi başka birşeydi, fakat yeni paragraflara yüzde doksan soruyla başladığımı farkettiğim için değiştirdim.) Aslında bu hep böyleydi, sadece özgün film anlamında ciddi bir düşüş yaşandı. Bilhassa Yüzüklerin Efendisi, Harry Potter, Dövüş Kulübü, Jurassic Park gibi kitap uyarlamaları, Ocean's Eleven, Köstebek, King Kong gibi eski filmlerin uyarlamaları ve Ray, Walk The Line, Rüya Kızlar gibi biyografik çalışmaların başarılarının ardından. Bunları neden anlatıyorum, şu yüzden, uyarlamalar her zaman, her alanda iyidir. Çünkü kolaydır, ve zahmetsizdir. Atılmış bir temelin üstüne siz vizyonunuzu çıkarsınız. Smiley'ler için de durum aynı. Birçok uyarlaması, her anlamda oldu, mesela MSN/Windows Live Messenger uyarlamaları, sitelere göre uyarlamaları, hatta bazen, popüler kültürde uyarlamalar. Bunlardan ikisi üzerinde duracağım, MSN ve popüler kültür.
MSN'le başlayalım. MSN'deki en ünlü smiley nedir sorusunun cevabı hiçbir zaman tam olarak verilemez. Çünkü, geçen zaman içerisinde, o kadar çok smiley türetilmiş ve işkembeden pc'mize sunulmuştur ki. Mesela üstteki resimdeki kıro smiley'leri, dans eden smiley'ler, bay bay diyen smiley'ler (ki bunları, her ne kadar bir konuşmayı bitirme şekillerinden bihaber olsam da sevmiyorum) ve bilimum değişik duyguları ifade edenler. Mesela bir tane görmüştüm ki, resmen kısa metraj film şeklindeydi. Grafik olarak smiley'ler, çok büyük bir alandalar yani, ama ben, bu gereksiz büyüklükten hazzetmiyorum. Espri olarak bir konuşmada bir iki kez kullanılmasından ötesini pek yerinde bulmadığımı da belirterek, grafik smiley'lerine düşük puan veriyorum.
Popüler kültür, ah işte en çetrefillisi (aklıma zencefil geliyor nedendir? Şimdi de fil geldi. Fiil. Yüklem. Özne. Ezme (bu ne lan?). Bu kadar.) Dövüş Kulübü'ndeki o unutulmaz bomba sahnesi ne kadar güzeldi değil mi? Ya da Forrest Gump'ın o müthiş sıcaklığına sahip, Forrest'ın smiley'iyi popüler ettiği sahne. Lost seyredenler de gülümsemiş olacaklar şimdi, zira, dizide paraşüt ve smiley ikigeni (Çizgi oldu bu) ile alakalı şeyler duydum. Yani smiley, hayatımızın eğlence sektörüne de girmiş bulunmakta, buradan da fena puan almıyor kerata.
Sonlandırmak gerekirse, bu yazının sonunda (seviyorum seni Esra Ceyhan), hepinize şöyle seslenmek istiyorum arkadaşlar: "My mind is going...I can feel it."
Not: 8/10
Acetaminophen...
Dipnot: Buradan yazarımıza sesleniyorum. Sen nasıl ilginç bir kişiliksin ki "yazı lazım abi" dedikten 20 dakika sonra böylesine araştırılmış uğraşılmış ve imlâlı bir yazı yazabiliyorsun?